18 Ağustos 2015 Salı

Kirlenmek İhtiyaçtır!


Çocuklar doğdukları andan itibaren dünyayı keşfetmek ve anlamlandırmak için bitmek tükenmek bilmeyen bir çaba içerisine giriyorlar. Yetişkinlerin anlamlandıramayacağı şekilde tüm eşyalara dokunmaya, ağızlarına almaya, burunlarına sokmaya, fırlatıp ses çıkarmaya çabalıyorlar. Öyle bir enerjileri var ki; neredeyse tüm gün hareket halindeler. Bütün bunları içlerinden gelen karşıkonulmaz bir dürtü sayesinde yapıyorlar. 

Allah çocuğun öğrenmesi için onun içerisine bir takım itici güçler yerleştirmiş. İstese de duramıyor çocuk çünkü doğası gereği öğrenmek zorunda. Bu öğrenme sürecinde çocuğun kullandığı en temel araç duyuları! Tadıyor, kokluyor, dinliyor, izliyor, hissediyor ve öğreniyor! 

Daha önceki yazılarımda da bu konudan çok bahsetmiştim aslında. Çocuğu serbest bırakmak, keşfetmesine izin vermek vs. Ama havada kalıyor söylediklerim gibi geliyor hep. Çünkü dışarı çıktığımda öyle tablolarla karşılaşıyorum ki inanamıyorum. Çocuk yerden taş aldı diye bas bas bağıranı mı dersin, çocuk üstünü ıslattı diye eline vuranı mı, parkta çocuğun peşinde ıslak mendille gezeni mi, o kadar çok örnek var ki! Bana ise acıyan gözlerle bakıyorlar genelde :)

Benim kız yerlerde yuvarlanıyor, çamurlarla oynuyor, sulara giriyor, kumlarla boğuşuyor, ben de keyifle onu izliyorum genelde(ağzına bir şey attığında hafif panikleyebiliyorum). Yaşadığım çevrede bu bence gayet doğal olan durum sorumsuzluk olarak görülüyor. Yakında çocuklarını Azra ile oynatmazlarsa şaşırmayacağım :) Yavrum o çocuk pis, oynama onla falan :) Her şey olabilir. 

Peki ben neden böyleyim? Yani kim ister ki her dışarı çıktıktan sonra eve gelip bir ton banyo, çamaşır işi yapmayı? Kim ister boyalara bulanmış çocuğu temizlemek için insan üstü bir çaba harcamayı? Yada her yemek sonrası iki saat temizlikle uğraşmayı kim ister? Deli miyim ben? Canıma mı susadım? Aklımı peynir ekmekle mi yedim? Başka işim mi yok? Çocuğumu sokakta mı buldum da pisliklere atıyorum? Çok mu rahatım? Sorumsuz muyum?
Ah ah... Çok şükür ki aklım başımda! 

Aslına bakarsanız bütün bu çaba beni çok yoruyor gerçekten! Akşam nasıl yattığımı bilmiyorum çoğunlukla. Ama çabalıyorum çünkü biliyorum ki bütün bu hengamenin arkasında çok büyük bir amaç var; ÖĞRENMEK! Bunu öyle iyi biliyorum ki, yaşadığım her şeye şükrediyorum :) Evet bazen Azra olmadık zamanda olmadık pis bir iş çıkardığında bir an sinirlenebiliyorum, modum düşebiliyor, çaresiz hissedebiliyorum çünkü insanım! Ama durup düşündüğümde gülümsüyorum. Bu onun işi! Ne yapacaktı çocuk? Biblo gibi bir köşede oturacak değil ya! Etrafıma baktığımda eli kolu bağlı büyütülmüş, içinde hiç bir merak duygusu, öğrenme isteği kalmamış çocukları gördüğümde, dayan diyorum Özlem, doğru yoldasın dayan! Bu yüzden, Azra'nın gün içindeki kirletmeleri yetmezmiş gibi, arada bir böyle dağıtmalı, pis etkinlikler hazırlıyorum. Ve kendimden emin bir şekilde söylüyorum ki "KİRLENMEK İHTİYAÇTIR!"


Kirlenelim, güzelleşelim konulu bu çalışmamız için mekan olarak balkonu seçtim. Yere resim kağıtları yapıştırdım. Nişasta ile suyu pişirip içlerine ayrı ayrı gıda boyaları kattım ve büyük kaplara koydum! Kamyon, banyo süngeri, halı yıkama fırçası, tenis topları gibi malzemeleri de kenara ekledim. Azra bütün bunları heyecanlı bir şekilde izledi, bekledi. Resim çekeceğim dediğimde hemen oturdu poz verdi :) Bir an önce olaya dalmak istiyordu.

Önce ayaklarımızla başladık. Boya biraz kaydığı için ben elinden tutarak yürüttüm. Kayma olayı da çok hoşuna gitti. Kabın içinde dans etti, kağıtta denge çalışmaları yaptı :)

Yürüdükçe arkasından çıkan izlere baktı, ben de renklerini söyledim." Baksana ayaklarıma kırmızı kırmızı! İzler seni takip ediyor, koş bakalım!" gibi...



Kamyonun tekerleklerinin iz çıkardığını da gösterdim. Pek ilgilenmedi! Kendi ayaklarının izi daha hoşuna gitti :)


 Uzun süre kağıt üzerinde elleriyle ayaklarıyla şekiller yaptıktan sonra oturdu ve boyaları önüne aldı. Sonrası daha bir kirli :) Dayanamayacaksanız devamını okumayın!!

Eller, ayaklar, kaplar, toplar... Her şey boyanmış durumda.

İşte bence mutluluğun resmi bu ya!!! Bu kadar basit! Bunu görmek bile her şeye değmez mi?

Ve son olarak "Gölde Bir Küçük Kurbağa" adlı sanatsal çalışmam :)

Oynamamız yaklaşık 1,5 saat sürdü, Sonra kağıtları kaldırdım, sadece bir tanesini hatıra olarak sakladım. Balkona hortumu çektim, sıcak su da akıyor! Çocuk havuzunu doldurdum, Azra'yı içine koydum. O suyla oynarken ben balkonu yıkadım. Sonra şampuanı getirip Azra'yı da oracıkta bir güzel yıkadım. Azra'daki yerdeki ve kıyafetlerdeki boyalar hiç zorlanmadan çıktı ama duvarlara sürülen ve hemen temizlemediğim bir kaç küçük leke kaldı.

Hazırlama, oynama, temizleme toplam 3 saat sürdü. Bu süreçte o kadar çok eğlendik ki anlatamam. Halı fırçasıyla oynayıp yüzüne boyaları sıçrattığında kahkahalarla güldük! Yerlere yattık :) Boyaları kağıda döküp üzerinde buz pateni bile yaptık. Çoğunda resim çekemedim ama hepsi çok güzeldi!

İyi ki varsın kızım!!!! 

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder