31 Ocak 2015 Cumartesi

Azra Parkta :)

Azra dışarıda olmayı seven bir bebek. Gün içinde bir kaç defa ayakkabılarını alıp geliyor yanıma :) Dışarıyı seviyor fakat çıktığımızda çok aktif değil. Öyle deli gibi koşayım, oraya buraya bakayım durumu yok. Yanımdan yürür, arada durur bakar, biraz yürüyünce yorulur kucak ister, eğer bir derdi yoksa bebek arabasında da sesi çıkmaz. Parkta biraz daha rahat, daha aktif, kaydırak ve salıncak favorimiz. Ben istiyorum ki böyle koşsun, oynasın, doğanın keyfini çıkarsın ama bizim kız pek naif anacım öyle şeylere gelemiyor :)


Salıncağı oldum olası çok seviyor, inmesi yarım saati buluyor.

Dün komşum ve çocuklarıyla beraber Kayseri Esenyurt Beğendik'teki oyun alanına gittik. Bu oraya ikinci gidişimiz. Bir arkadaşım söylemişti bana, iyi ki de söylemiş, biz çok sevdik. Azra her zamanki gibi yavaş hareketlerle dolanarak takıldı içeride :) Ama gayet mutluydu.

Buradan geçmeyi çok sevdi.

Ablalarıyla gemi yolculuğuna çıktılar :)

Tam bir şaşkın ördek :)

Devamını Oku »

30 Ocak 2015 Cuma

Yolculuk...

Normalde hiç aklıma gelmez, geçen gün bir dizi aklıma düştü. Önceden takip ettiğim bir yabancı dizi. Bir bölüm izleyeyim dedim. Demez olaydım! O kadar zorlandım ki anlatamam. 45 dakikalık diziyi izlemem bir günümü aldı. "Çocuklu hayat" deyip durdukları şeyin farkı dank etti kafama. Kafama esip de bir bölüm dizi izleyemiyorum ya hu! Onu geçtim istediğim zaman uyuyamıyorum, duşa giremiyorum, yemek yapamıyorum, temizlik yapamıyorum, kitap okuyamıyorum, nete giremiyorum, telefonla bile konuşamıyorum! Azra öğle uykusuna yatmadan önce, o uyurken yapmam gereken işleri kafamda listeliyorum ama uyuduğu anda basiretim bağlanıyor sanki, onu mu yapsam, bunu mu yapsam diye elim ayağıma dolanıyor, yine bir şey yapamıyorum.

Şikayet etmek değil amacım, çok şükür halime, iyi ki kızım var. Ben sadece içinde bulunduğum durumu belirtmek istiyorum.  Sanırım hala bazen çocuklu bir kadın olduğumu garipsiyorum. Yani üniversitede okurken bağımsızlığından ödün vermemek adına tek başına ev tutmuş, hem çalışan hem okuyan bir kızdım ben. İstediğim zaman, yataktan kalkar, acıkınca yemek yer, canım sıkılınca istediğim filmi izlerdim yahu! Ya da eşimle bir anda kalkıp hadi sinemaya gidelim diyebilirdik mesela. Şimdi kafama esip hiç bir şey yapamamayı geçtim, planladıklarımı da yapamıyorum. Sırf buraya kadar ki yazıyı yazana kadar üç kere ağladı ve yanına gittim. Uyurken bile ilgi bekliyor! 

Demem o dur ki bazen bocaladığımı hissediyorum.  Mesela evde her yer her yerde, karnım aç, Azra paçama yapışmış bir biçimde dolanırken, yada dışarıya çıkabilmek için kendimi parçalarken veya o arkada hiç susmadan ağlarken araba kullanabilmek için insan üstü bir çaba sarf ederken. Sanki tek yaptığım çabalamak, sonuç yok!

Böyle yazıyorum, bir yandan da pişman oluyorum! Aslında tün bunlar anneliğin tadı tuzu... Onun kucağıma çıkmak, benimle birlikte olmak için çaba sarf ettiği günleri ileride özleyeceğim. Gözümün içine baka baka, bardağı yere atmasını hatırlayıp güleceğim. Koyun koyuna uyuduğumuz günleri düşünüp gözlerim dolacak, hüzünleneceğim(ki şuan bile gözlerim doldu). Zaman öyle çabuk geçecek ki, gün gelecek "bebekliğini hatırlayamıyorum" diyeceğim!


Bir yolculuk hayat, en zorlusundan. Anı yaşamam gerek, en vurdum duymazından, en coşkulusundan. Böyle köşeye sıkıştığım, elim ayağımın birbirine dolandığı anlarda onun gözlerine bakıp gülebilmem gerek. Çaresiz hissettiğimde oturup ağlamam sonra tekrar çabalamaya başlamam gerek. Mutluluğu bir şeylerin sonucuna bağlamak yerine, bir tercih olarak seçmem gerek. Taşlara, çamurlara, dikenlere, engellere odaklanıp, yağmuru hissedemeden, gök kuşağını görmeden, çiçekleri koklamadan, kuşları dinlemeden geçersem bu yollardan, yolculuğun ne anlamı kalır?




Devamını Oku »

26 Ocak 2015 Pazartesi

Goop Yaptık

Pinterest'te çok fazla gördüğüm bu duyusal oyunu yapıp yapmamak konusunda şüpheliydim. Azra belki sevmez diye düşünüyordum ama yine de denemeye karar verdim. Sonuç: Azra eğlendi ama ben daha çok eğlendim :)

Malzemeler mısır nişastası ve su. Kıvamı çok sulu olmayacak, ben suyu az az ekleyip kıvamını ayarladım. Oynaması çok güzel, tavsiye ederim. Aslında 2 yaş üstü bu malzemeyle daha iyi oynar çünkü kaptan alması biraz zor ama ben de oynadığım için Azra problem yaşamadı. Ben aldım eline verdim, kendi elimden akıttım falan... 

Elimden akan nişastalarla oynayan Azra...

Nişastanın avucunun içinden akıp gitmesi çok ilginç geldi (bana bile :))


Yarım saatlik oyun sonrası yıkanmalık halimiz...

Devamını Oku »

24 Ocak 2015 Cumartesi

Oyun Salonu :)

Grip illetinden yavaş yavaş kurtuluyoruz. Ne zamandır kimseyi hasta etmemek için insan içine çıkmıyorduk, evde kös kös otur otur, sıkıntıdan patladık. Azra sıkıntıdan iyice bana sardı, babasıyla bile durmuyor. Bir şeyler yapıp, hasta psikolojisinden sıyrılmak ve neşemizi bulmak gerekti. Biraz dışarı çıktık, dolaştık yetmedi! Başka bir şey, başka bir şey.... Derkeeen salonu oyun odasına dönüştürmeye karar verdim. Onu çek, bunu taşı derken şöyle bir şey çıktı ortaya...

Azra, sanki salon hep böyleymiş gibi bir tavırla önce oturdu biraz legolarla oynadı, sonra şöyle bir bakındı, yapacak bir şey bulamamış gibi davrandı. Ay dedim noluyooo? "Kızım bak her şeyi alt üst ettim, kalk bir oyna, en azından gönlümü al!" Baktım olmuyo, başladım koşmaya :) Atla zıpla ordan oraya, düş kalk derken bizim kız gülmeye başladı. Sonra baktım o da tırmanmaya çalışıyor, rahatladım :)  Müzikle dans ettik, koştuk oynadık...

Sandalyelerin altını pek bir sevdi :)

Azra ile biraz oynadıktan sonra, buranın tadı yalnız çıkmaz dedik ve komşu arkadaşlarımızı çağırdık. Asıl eğlence onlar geldikten sonra başladı :) Bol bol oynadılar, eğlendiler, dans ettik, şarkı söyledik..


 Oyun alanımız çok kere revize edildi, değişik şekillere girdi :)

 Mini artist :)

Oyuncak sergi alanımız :)

Çocuklar gitmeden her yeri toparladık. Onlar mutlu, ben mutlu :)
Devamını Oku »

Parmak Kuklalar

Keçe ile bir şeyler yapmayı seviyorum, çok kolay uygulamaları olan bir materyal. Bir süredir vakitsizlikten, ne keçe ile ne de başka bir şeyle uğraşamıyordum. Dün Azra uyuyunca bir fırsat buldum ve şu ufaklıkları yapayım dedim.

Basitçe 5 tane parmak kukla yaptım, tatlı da oldular.

Azra bayıldı :) Ben kuklaları konuşturdukça kıkır kıkır güldü.

Bayağı oynadık, sonra hepsini çıkarıp yere attı.

Hepsini inceledi...

Ve tabiiki tadlarına baktııı :))) Bu resim çok komik olmuş, bayıldım! Sanki biri ağzına zorla kukla tıkmış :)

Burada da zavallı ördekcik yardım edin diye elini uzatmış, ama duyan olmamış :)))

Devamını Oku »

22 Ocak 2015 Perşembe

Patlamış Mısır Duyusal Havuzu

Sakin, eğlenceli, arada löp löp götürmeli bir duyusal havuz...


Evde iki hafta önce patlattığım, fazla gelen kısmını poşetleyip kaldırdığım mısırlar vardı. Bu gün elime geçti, baktım ki bayatlamış. Ben de onları Azra için bir oyuna dönüştürmeye karar verdim. 

Yere örtüyü serdiğimde Azra aktivite yapacağımızı anlıyor ve oturup beni bekliyor. İşte kepçesiyle beni bekleyen şaşkın ördek :)

Mısırlarla aktarma yaptık. Kepçeyi artık daha güzel kullanıyor.

Pembe tası doldurup doldurup boşalttı.

Mısırları yakından inceledi, arada çaktırmadan bir kaç tane yedi :)

Bir de vahşi hayvanlarımız vardı. Bu aralar bu dördünü tanımaya çalışıyoruz. Onlara ev yaptık, yol yaptık, bir sürü hikayeler uydurduk.


Sakin bir oyun oldu, hasta günler için tavsiye edilir :)
Devamını Oku »

Renk Kutusu

Ay bir hastayız, bir hastayız ailecek sormayın... Önce eşim sonra Azra şimdi de ben... Öksürük, hapşırık, burun akıntısı, halsizlik... Hepsi var, bir ateş yok. Buna da şükür! Doktora gitmedik, ilaç da kullanmıyoruz!  Dr. Kadir Tuğcu yöntemlerini uyguluyoruz :) Öksürük için bal limon, burun için serum fizyolojik ve sıcak buhar, rahat uyumak için Cold Mix. Yalnız üstüne basa basa belirtmem gerekir ki bu Cold Mix denilen damla bir mucize. Evde bitmişti, ilk üç gün alamadım, Azra gece ağlamaktan gram uyuyamadı. Sonra aldık ve çok şükür ağlamaları bir anda kesildi. Şiddetle tavsiye ederim.

İnsan hasta olunca tabiatıyla aktivite falan görmüyor gözü! Yemeği yaptıysa, ev biraz topluysa, bebeğin karnı tok, altı temizse yetiyor hasta insana. Fazlasını bünye kaldırmıyor. Peki hasta bir bebek için de durum aynı şekilde mi? Tabii ki de hayır, onun dünyasında full atraksiyona devam! Hastalık bir tek iştahını ve uykusunu etkiledi, hareketlilikte bir kayıp yok. Dolayısıyla çok zorlanıyorum diyebilirim! Bir de yeni bir huy çıkardı, sürekli kucağıma çıkıp, beni yönlendirerek çekmeceleri, dolapları karıştırıyor. Mesela çatal kaşık çekmecesine kafayı takmış durumda. Kucağımda olup, onları dağıtmak istiyor, çekmeceyi yere koyunca oynamıyor! Sırtım belim kopuyor hanım efendinin gönlü olacak diye! Bir de bir tek bana yapıyor bu muameleyi, kesinlikle babasına yapmıyor! Benle alıp veremediği nedir bu hatunun yahu :)

Henüz ben hasta olmamıştım ki, Azra'ya babasıyla oturup bir renk kutusu hazırladık. Uzun zamandır yapmak istiyordum böyle bir şey çünkü ortalıkta atmadığım o kadar çok ıvır zıvır var ki, canım sıkılıp hepsini atmadan değerlendirmem gerek. Ayrıca renkleri sürekli güncel tutmaya çalışıyorum ki unutmasın! Sağlam olsun diye bayağı uğraştık yani ama Azra'ya dayanır mı? Kısa zamanda parçalar onu.

Bildiğimiz bir ayakkabı kutusunun dışına maket bıçağıyla üç kapak , içine de üç bölüm yaptım. Üzerini renkli kağıtlarla kapladım, ponponlar taktım, köşelerini bantladım. İçine her renk için küçük objeler koydum.

Azra görünce heyecanlandı, hemen kapakları açıp içlerine baktı. Kutuyu salladı, ters çevirdi, ponponları koparıp yemeye , kutunun üzerine çıkmaya çalıştı falan :)

Birlikte oturup, nasıl oynanacağını göstermeye çalıştım. Çeşitli objeler kullanarak, renkleri söyleye söyleye 15 - 20 dakika oynadık. 

Şimdilik sağlam bir şekilde rafımızda duruyor kutumuz, arada bir oynuyoruz. 




Devamını Oku »

17 Ocak 2015 Cumartesi

Ortaya Karışık :)

Son bir haftadır kafamı toparlayıp da bir şeyler yapamıyorum. Çünkü bizim kız her geçen gün dağıtma hızına hız katan, annesinin peşinden bir an ayrılmayan, sürekli kucağa çıkıp yukarılardaki şeylere dokunmak isteyen(avizeye kadar), istediği bir şey olmayınca kendini yerlere atan, haylaz bir bebek halini aldı. Sanırım bu normal bir gelişim süreci ama bana bir anda fazla ağır geldi. Üstüne üstlük iki gündür öksürük, hapşırık, burun akıntısı başladı (babası düzeldi kızı başladı) ve bu yüzden gece uyuyamadı(k). İşte tüm bunlar sonucunda Azra uyuyunca ne yapacağını şaşırıp, burayımı toplasam, şurayımı kaldırsam diyene kadar hiç bir şey yapamayan, anca az buçuk evi idare eden bir haldeyim ve yazmam gereken bir çok şeyi yazamadım. 

Şimdi bir fırsat bulup arşivi gözden geçirdim ve bu aralar yaptığımız fakat yazamadığım etkinliklerden bir derleme yaptım. Bu arada hep olumlu etkinlikler yazardım, bu gün yazacaklarımın çoğu başarısız sonuçlanan etkinlikler. Her zaman tahmin ettiğim gibi gitmiyor işler :)

Azra ile çok yaptığımız bir etkinlik pastel boyalarla boyama. Bebekler için olan pastel boyalardan bulamamıştım ben normallerinden almıştım. Bir problem olmadı, boyuyor gayet güzel. İlk zamanlar pek hevesli değildi ama şimdi seviyor... Tabii büyük bir problem boyamak istediği yerler! Genelde kağıdı değil masayı, halıyı, duvarı, parkeleri falan boyuyor :) Ama eğleniyor ya napalım!

Renkleri öğrenmeye devam ediyoruz. Toplar ve halkalarla bir oyun hazırlamıştım ama pek başarılı olmadı! Biraz zor geldi bizim kıza. Ben bir kaç defa topları halkalara koyarak gösterdim, oralı olmayınca kaldırdım.

Bu da çok kısa süre hayatta kalmayı başarmış bir oyuncağımız :) Şönil, renkli halkalar ve köpük tabak kullanarak büyük bir heyecanla yaptım, çok hoşuma gitti. Azra görür görmez bütün gücüyle şönillere asılınca zavallı oyuncağım parçalandı! Ama pes etmedim bunu daha dayanıklı bir biçimde yeniden yapacağım :)

Sepete farklı dokularda kumaşlar koydum. Bir süre bunları döke saça oynadı, sonra sıkıldı, kaldırdım.

Bu da yine şöniller ve halkalarla basit bir oyuncak oldu. Azra bunu çok sevdi, üç-dört gün oynadı, sonra tabii kaçınılmaz son, parçaladı.

Bu da evdeki atamadığım tuvalet kağıdı rulolarını değerlendirmek için yaptığım tırtıl :) Azra bunu da sevmedi! Nedenini anlayamadım, oysa ki ben çok sevmiştim. Ruloları ipe geçirecektik, oynayacaktık falan... Ama hanım efendi onu biraz evde dolaştırıp bir köşeye atmayı tercih etti.


Bu da Azra'nın memnun kaldığı ama benim kalmadığım bir etkinlik oldu. Çünkü akıllı ben traş köpüğü yerine, aynısı olur ya krem şanti ile yapayım dedim :) Krem şanti her yere yapıştı, kıvamı çok sert oldu, örtüden bile halıya geçti. Temizlemek uzun zamanımı aldı.


Bu da geçen hafta Azra'nın uzun uzun oynadığı karton kutunun lego tekerleklerle arabaya çevrilmiş hali. Azra ilk başta pek hoşlanmadı, sonra baktım tutmuş ipinden gezdiriyor oyuncaklarını :)


Devamını Oku »

13 Ocak 2015 Salı

Rengarenk :)

Benim kızı artık oyuncaklar kesmiyor, illa değişik bir şey olacak. Gün boyu kucağıma çıkıp ulaşamadığı şeylere ulaşma çabasında. Dolapların, vestiyerin, buz dolabının üstüne kadar her yere bakmak istiyor. Bu da yetmiyor aktivite istiyor benden :) 

Bu gün bir leğen bulmuş, içine bir cezve, bir terlik ve bir adet kendi ayakkabısını koymuş bana getirdi :) İlla bana vermeye çalışıyor. Aldım leğeni, ay ne güzel falan dedim. Çağırdı beni odasına götürdü. Gittim peşinden, rafı gösteriyor bana. "Buraya mı koyalım kızım?" dedim, koydum leğeni, ağlamaya başladı. Anlamadım geri aldım, "ne istiyorsun kızım?" dedim. Yukarı baktı ve eliyle pirinçleri gösterdi. Şöyle bir baktım, jeton düştü:) Kız beni oraya kadar götürüyor, gösteriyor ama ben anlamıyorum, artık bu hale geldik!  Resmen pirinçlerle oynamak istedi ve anlattı bana. Ben de onu kıramadım tabii :) 

Bu sefer üç rengi birlikte oynayalım dedim. Ortaya çok güzel bir görüntü çıktı.

Azra bayılıyor pirinçlere.

Şişelere doldurduk, kaplara doldurduk sonra da boşalttık.

Yakından da inceledi tabii ki...

Artık şımarma zamanı :)

Devamını Oku »